Ateş, boğaz ağrısı ve boyunda şişlik yakınmalarıyla başvuran 28 yaşındaki kadın hastanın öyküsünden herhangi bir kronik hastalığı olmadığı, şikâyetlerinin bir haftadır olduğu, ateşinin düşmediği ve gittiği doktor tarafından verilen ampisilin kullanımı sonrası vücudunda ortaya çıkan yaygın döküntüler nedeniyle tekrar başvurduğu öğreniliyor. Fizik muayenede orofarenks hiperemik, posteriyor servikal bölgede daha belirgin, ağrısız ancak palpasyonla hassas en büyüğü 0,5×0,5 cm boyutunda yaygın lenfadenopati ve batın sol üst kadranında hassasiyet saptanıyor. Laboratuvar tetkiklerinde beyaz küre sayısı 24.000/mm³ (%76 lenfosit), Hb 11,8 g/dL, trombosit sayısı 125.000/mm³, AST 110 U/L, ALT 154 U/L bulunuyor.

Her iki gözde kızarıklık ve sulanma, ateş, boğaz ağrısı ve öksürük yakınmalarıyla başvuran 23 yaşındaki kadın hastanın öyküsünden iki önce yüzme havuzuna girdiği ve birlikte gittiği arkadaşında da benzer yakınmalar olduğu öğreniliyor. Fizik muayenede vücut sıcaklığı 38,4 °C, konjunktivalarda kızarıklık, farinkste yaygın hiperemi ve ağrılı servikal lenfadenopati saptanıyor.

Kan basıncı yüksekliği nedeniyle başvuran 33 yaşındaki kadın hastanın ambulatuvar kan basıncı takibinde gündüz ölçümlerinin ortalaması 165/110 mmHg, kalp hızı ortalaması 90/dakika olarak kaydediliyor. Sekonder hipertansiyon nedenleri dışlanıyor. Gebelik planladığı öğreniliyor. Yaşam tarzı değişikliğiyle birlikte antihipertansif ilaç başlanmasına karar veriliyor.

Yirmi sekiz yaşındaki kadın hastanın genel kontrol amaçlı yapılan tetkiklerinde ALT değeri normalin 1,5 katı saptanıyor. İki ay önceki laboratuvar testleri normal olan hastanın hikâyesinden ilaç, bitki veya alkol kullanımının olmadığı öğreniliyor. Vücut kitle indeksi normalin hafif üzerinde olan hastaya diyet ve egzersiz öneriliyor. On beş gün sonra tekrarlanan tetkiklerinde ALT ve AST değerleri normalin 3 katı saptanıyor, diğer laboratuvar testleri normal bulunuyor.

Kırk beş yaşındaki kadın hasta kaşıntı ve hâlsizlik yakınmalarıyla başvuruyor. Yapılan tetkiklerde serum aminotransferaz düzeyleri hafif yüksek iken ALP ve GGT testleri normalin üst sınırına göre 5-6 kat yüksek saptanıyor. Etiyolojiye yönelik testlerde AMA pozitif saptanan hastada yapılan karaciğer biyopsisinde interlobüler safra kanallarında hasar, duktopeni, florid kanal lezyonları ve erken evrede fibrozis saptanıyor.

Nefes darlığı nedeniyle başvuran hastanın fizik muayenesinde multinodüler guatr saptanıyor. Hastadaki guatrın boyundaki ana damarlara ve trakeaya bası yaptığı ve nefes darlığının buna bağlı olduğu düşünülüyor.

Küçük hücreli akciğer kanseri tanılı 63 yaşındaki erkek hastada, kitlenin progresyonu nedeniyle vena cava superior sendromu gelişiyor.

İnmemiş testis tanısı olan 21 yaşındaki hastada sağ inguinal bölgede kitle saptanıyor. Opere edilen hasta, non-seminomatöz germ hücreli testis tümörü tanısı alıyor.

I.    Romatoid artrit

      II. Reaktif artrit

      III. SLE

      IV. Sjögren sendromu

      V. Psöriatik artrit

On beş yıldır ailevi Akdeniz ateşi tanısıyla 2 mg/gün kolşisin tedavisi altında olan 36 yaşındaki erkek hasta, ayda bir tekrarlayan peritonit atakları nedeniyle başvuruyor. Ataklar arası dönemde CRP değeri 6 kat kadar yüksek seyreden ve 1.200 mg/gün proteinüri tespit edilen hastada tedavi değişikliği düşünülüyor.

Beş yıldır ataklar halinde hipertansiyonu olan 30 yaşındaki erkek hasta son zamanlarda şiddetli baş ağrılarının olması üzerine başvuruyor. Böbrek ultrasonografisinde her iki böbrekte hem kistler hem de solid lezyonlar tespit ediliyor. Kraniyal bilgisayarlı tomografide serebellar kitle saptanıyor. Serebellar kitlenin patolojik inelemesinde hemanjiyoblastom olduğu anlaşılıyor.

On beş yıldır psöriazis vulgaris tanısı olan 30 yaşındaki kadın hastanın dermatolojik muayenesinde; göde ve ekstremitelere yerleşen, üzeri beyaz-sedefi renkte kepeklenme gösteren, keskin sınırlı ve eritemli yaygın plaklar tespit ediliyor. Son dönemde, hastanın deri bulgularına ek olarak eklem şikâyetlerinin başladığı öğreniliyor. Romatoloji bölümüne konsülte edilen hastada esimetrik oligoartrit saptanarak psöriatik artrit tanısı konuyor.

Behçet hastalığı tanısıyla takip edilen ve siklosporin kullanmakta olan 20 yaşındaki erkek hasta şiddetli baş ağrısı, bulantı ve kusma nedeniyle acil servise başvuruyor. Hastanın muayenesinde bilateral papilödem dışında anormal bulgu saptanmıyor.

Otuz iki yaşındaki altı aylık hamile hasta, son iki haftadır sabahları ellerinde keçeleşme hissiyle uyanıyor. Ellerini silkelediği zaman şikâyetinin azaldığını ifade ediyor.

Yirmi iki yaşındaki erkek hasta; huzursuzluk, bulantı, kas ağrıları, ishal, burun akıntısı ve terleme şikâyetleriyle acil servise başvuruyor. Fizik muayenesinde vücut sıcaklığının 38 °C olduğu ve pupillerde dilatasyon olduğu tespit ediliyor. Madde kullanım öyküsü olan hastanın başka bir ilaç kullanmadığı ve herhangi bir hastalığının olmadığı öğreniliyor. Madde kullanım öyküsü nedeniyle psikiyatri tarafından konsülte edilen hastanın 3 gündür maddeye ulaşamadığı anlaşılıyor.

Altmış beş yaşındaki kadın hasta sağ kasığından başlayıp bacağın ön yüzüne ve dize kadar yayılan, istirahatle azalıp üzerine basmakla ve yürümekle artan ağrı şikâyetiyle başvuruyor. Hasta ayrıcı 15 dakika kadar süren istirahat tutukluğundan, oturduğu yerden kalkarken ve sağ tarafta çorabını giyerken güçlük yaşadığından yakınıyor. Öyküsünde ilaç kullanımı veya travma bulunmuyor. Analjik yürümesi olan hastanın fizik muayenesinde sağ kalçasının fleksiyonu ve iç rotasyonu ağrılı saptanıyor. Sağda düz bacak germe testi negatif tespit ediliyor, nörolojik muayenesi normal olarak değerlendiriliyor.

39.  Sigara kullanım öyküsü olan 24 yaşındaki astenik yapılı erkek hasta, son 6 saat içinde gelişen batıcı karakterde tek taraflı plöritik göğüs ağrısı ve nefes darlığı şikâyetleri ile acil servise getiriliyor. Kan basıncı normal olan hastanın nabzı 96/dakika, solunum sayısı 25/dakika, vücut sıcaklığı 36,7 °C ve oksijen satürasyonu (oda havasında) %92 olarak tespit ediliyor. Fizik muayenesinde sağ hemitoraksta hiperrezonans ve azalmış solunum sesleri saptanıyor.

Bilinen hastalığı olmayan 25 yaşındaki kadın hasta, bel ağrısı yakınması ile acil servise başvuruyor. Fizik muayenesinde, paravertebral lomber bölgede hareketle artan hassasiyet tespit ediliyor. Vital bulguları normal olan hastaya intramusküler ağrı kesici yapılıyor. Enjeksiyonun çok ağrılı olduğunu söyleyen hasta birkaç dakika içinde bulantı ve baş dönmesini takiben kendini kaybederek oturduğu yere yığılıyor. Hastanın yeniden alınan vital bulgularının normal olduğu ve ortostatik hipotansiyon olmadığı tespit ediliyor. Elektrokardiyografide patolojik bir bulgu saptanmıyor. Nörolojik muayenesi ve yatak başı kan şekeri normal değerlendirilen hasta, 25-30 saniye içinde kendine geliyor.

Emziren bir anne doğum sonrası 3. haftada hâlsizlik ve ateş şikâyetiyle başvuruyor. Fizik muayenede sağ memede kızarıklık, şişlik ve ağrı ile sağ meme başında çatlak olduğu görülüyor.

I.       Mastit gelişen memeden emzirilmemesi

II.      Annenin bol sıvı alması

III.     Bebeğin tedavi bitene kadar mama ile beslenmesi

IV.     Anneye analjezik/antiinflamatuvar ilaç verilmesi

V.     24 saatlik takip döneminden sonra ateşi devam ediyorsa antibiyotik tedavisi verilmesi

Beş aylık erkek bebek kusma, terleme ve çevreye ilgisizlik şikâyetleri ile getiriliyor. Öyküsünden anne sütü yetmediği için son bir aydır ek gıdalara başlandığı, beslenmesine taze meyve suyu ve şeker eklendiği öğreniliyor. Eşlik eden semptomları sorgulandığında ateşinin olmadığı, son 2-3 gündür kusmaya başladığı ifade ediliyor. Muayenesinde karaciğer büyüklüğü olan bebeğin, laboratuvar tetkiklerinde hipoglisemi, karaciğer enzimlerinde artış, idrarda glikozüri, proteinüri ve aminoasidüri saptanıyor.

Daha önce sağlık problemi olmayan üç aylık bebek yatağında ölü bulunuyor. Otopsi sonucunda herhangi bir neden saptanmıyor.

Yirmi beş haftalık 700 gram ağırlığında vajinal yolla doğan, respiratuvar distres sendromu nedeni ile sürfaktan uygulanan bebekte postnatal 3. gün kollarda klonik atım şeklinde nöbet gözleniyor. Kraniyal ultrasonografide Volpe evrelemesine göre evre 3 intraventriküler kanama tespit ediliyor. Öyküsünden, doğumdan 3 gün önce antenatal steroid uygulandığı öğreniliyor.

Dokuz yaşındaki erkek çocuk akşam yemekten sonra ortaya çıkan çarpıntı şikâyetiyle getiriliyor. Öyküsünden, daha önce benzer bir şikâyeti, ilaç veya farklı besin alımı, travma olmadığı öğreniliyor. Fizik muayenesinde deri rengi doğal, bilinç açık, sorulara verdiği yanıtlar olağan olup hafif huzursuz olduğu gözleniyor. Vücut sıcaklığı 36,6 °C ölçülüyor, periferik ve santral nabızları palpe edilebiliyor, nabız 180/dakika ve düzenli, solunum sayısı 28/dakika, kapiller geri dolum zamanı 1 saniye ve kan basıncı 100/65 mmHg bulunuyor. Her iki akciğerin solunuma katılımı eşit ve yeterli, solunum sesleri bilateral doğal, kardiyak oskültasyonda üfürüm yok, karın muayenesi normal olarak saptanıyor. Hastanın elektrokardiyografisi yukarıda verilmiştir.

Beş günlük bebek; emmede azalma, uyuklama ve hareket azlığı yakınmaları ile acil servise getiriliyor. Anne baba arasında akrabalık olduğu, bebeğin 3.400 gram ağırlığında doğduğu öğreniliyor. Üçüncü günden itibaren beslenmesinin azaldığı, her beslenme sonrası kustuğu ve bebeğin garip koktuğu belirtiliyor. Vücut ağırlığı 2.900 gram olan bebeğin fizik muayenesinde yenidoğan reflekslerinin alınamadığı ve tonik kasılmalarının olduğu tespit ediliyor. Sepsis belirteçleri negatif, kan gazı ve amonyak düzeyleri normal olan hastanın idrar tahlilinde (+++) ketonüri görülmesi üzerine tarama amaçlı kontrol edilen dinitrofenilhidrazin (DNPH) testi (+++) pozitif olarak sonuçlanıyor.

Daha önce sağlıklı olan sekiz aylık kız bebek, 5 gün önce başlayan burun akıntısı, öksürük, 3 gündür burun çevresinde küçük kabuklu lezyonların oluşması, iştahsızlık, 38,5 °C’ye yükselen ateş ve vücudunda kızarıklık şikâyetleriyle getiriliyor. Fizik muayenede kan basıncı normal olan hastada eritematöz, skarlatiniform döküntü, ciltte soyulmalar dikkat çekiyor. Burun çevresinde impetigo ve ciltte Nikolsky işaretinin pozitif olduğu görülüyor.

Sekiz aylık erkek bebek bir günlük yüksek ateş ve hâlsizlik şikâyeti ile acile getiriliyor. Fizik muayenesinde; vücut sıcaklığı 39,8 °, nabız 130/dakika, solunum sayısı 30/dakika, orofarenks ve kulak zarları bilateral hiperemik olup oksipital mikrolenfadenopatiler saptanıyor. Diğer muayene bulguları normal olan ve ateşi düşürülünce hâlsizliği düzelen, aktivitesi ve genel durumu iyi olan bebek ateş düşürücü önerilerek eve gönderiliyor. 3 gün sonra ateşinin düştüğü ancak gövdeden başlayıp yüzüne ve ekstremitelerine yayılan soluk pembe, kaşıntılı olmayan makülopapüler döküntülerinin olduğu öğreniliyor.

On dört yaşındaki kız hasta yaklaşık bir yıldan beri devam eden sırt ve baş ağrısı şikâyetleriyle getiriliyor. Fizik muayenesinde sağ üst ekstremitede nabız alınamıyor ve kan basıncının yüksek olduğu saptanıyor. Laboratuvar incelemelerinde eritrosit sedimentasyon hızı ve C-reaktif protein yüksek saptanıyor.

Daha önceden sağlıklı olan 6 yaşındaki erkek hasta 3 gündür devam eden öksürük ve yüksek ateş şikâyetiyle polikliniğe getiriliyor. Fizik muayenesinde krepitan ralleri ve akciğer grafisinde pnömoni ile uyumlu bulguları saptanıyor.

On beş yaşındaki kız hasta, öğlen yemeğinden sonra beden eğitimi dersinde koşarken başlayan öksürük, nefes darlığı, baş dönmesi, yüzde şişlik-kızarıklık, el ve ayaklarda kaşıntı yakınmalarıyla revire getiriliyor. Fizik muayenesinde endişeli görünümde olan hastada kan basıncı 80/50 mmHg, periorbital ödem ve oskültasyonda hışıltılı solunum (wheezing) saptanıyor.

Kırk haftalık, fetal distres nedeniyle acil sezaryan ile doğurtulan bebeğin hipotonik ve iç çekme tarzında düzensiz solunumunun olduğu görülüyor. İlk kalp tepe atımı 20/dakika olan bebeğe uygulanan pozitif basınçlı ventilasyon sonrası kalp tepe atımı >100/dakika oluyor. Entübe şekilde yoğun bakıma alınıyor. Bebeğin kordon kanından alınan kan gazında pH 6,9 saptanıyor.

Miadında 3.200 gram doğan, ilk muayenesinde sorun olmayan bebek, bir hafta sonra genel durumunda kötüleşme ve nöbet geçirmesi nedeniyle getiriliyor. Öyküsünden emmesinin zayıf olduğu ve günde bir kez kaka yaptığı öğreniliyor. Getirildiğinde 2.700 gram ağırlığında olan dehidrate bebeğin, laboratuvar incelemelerinde sodyum değeri 160 mEq/L olarak saptanıyor.

Vajinal yolla, 3.500 gram doğan erkek bebeğin postnatal 20. saatte siyanoz ve takipne fark edilmesi üzerine bakılan transkutanöz O₂ satürasyonu %85 ölçülüyor. Fizik muayenede nabız 165/dakika, femoral nabızlar normal palpe ediliyor, S1-S2 normal, üfürüm duyulmuyor. EKG sağ aks ile yenidoğan için normal sınırlarda tespit ediliyor. Telekardiyografisinde kalp gölgesinin yan yatmış yumurta görünümünde ve pulmoner vaskülaritenin normal olduğu saptanıyor.

Yedi yaşındaki kız hasta, çocuk acil servisine 3 defa bol miktarda taze kırmızı kan içeren kusma şikâyeti ile getiriliyor. Hikâyesinden prematüre doğduğu ve sarılık nedeniyle göbek kateterinden kan değişimi yapıldığı öğreniliyor. Fizik muayenesinde 4 cm orta sertlikte dalak ele geliyor.

Son 1,5 aydır ishali olan 9 aylık bebekte ishalin bol, sulu, köpüklü olduğu ve beslenmeyi takiben geliştiği öğreniliyor.

Gelişme geriliği olan dokuz aylık bebeğin fizik muayenesinde raşitik rozari, el bileğinde genişleme, kan biyokimyasında hipofosfatemi, kan gazında bikarbonat ve pCO₂ düşüklüğü, idrar tahlilinde glikozüri ve aminoasidüri saptanıyor.

On bir yaşındaki kız hasta parmaklarında yaygın şişlik, sol diz ve ayak bileğinde ağrı yakınmalarıyla getiriliyor. Fizik muayenesinde parmaklarında daktilit, tırnaklarda distrofi ve noktalanma, sol diz ve ayak bileğinde artrit saptanıyor.

Beş aylık bebek, üç haftadır kol ve bacaklarında fleksiyon şeklinde ani kasılma ve ağlama yakınmaları ile getiriliyor. Perinatal hipoksi öyküsü olduğu öğreniliyor. Kasılmalarının uykuya dalarken ve uyandıktan hemen sonra olduğu belirtiliyor.

Üç aylık bebek, ailesi tarafından başını dik tutamama ve gevşeklik nedeniyle getiriliyor. Muayenede dilde fasikülasyonlar, jeneralize hipotoni, kas güçsüzlüğü tespit ediliyor, derin tendon refleksleri alınmıyor.

Ani bayılma nedeniyle acil servise getirilen, bulantı ve kusması olan hastanın muayenesinde reflekslerinin azaldığı tespit ediliyor. Diyalize girdiği öğrenilen hastanın EKG’sinde PR aralığının uzadığı ve QRS kompleksinin genişlediği görülüyor.

Serviste takip edilmekte olan bir hastanın ani başlayan baş ağırısı ve letarji nedeniyle bakılan kan biyokimya değerlerinde Na⁺:119 mEq/L, K⁺ 4,5 mEq/L ve Ca²⁺: 8,5 mg/dL olarak tespit ediliyor. Serum ozmolalitesi 260 mOsm/kg ve idrar ozmolalitesi 90 mOsm/kg olan hastanın santral venöz basınç (CVP) değeri normal ölçülüyor. İdrar sodyum miktarı normal bulunuyor. Hastanın birkaç saat önce transüretral prostat rezeksiyonu ameliyatı olduğu öğreniliyor.

Araç içi trafik kazası nedeniyle acil servise getirilen 30 yaşındaki erkek hastada, sağ üst kadran ağrısı ve hassasiyet saplanıyor. Kontrastlı abdominal bilgisayarlı tomografide saat 9-11. kotlarda fraktür ve karaciğer segment VIII’de 2 cm genişliğinde subkapsüller hematoma eşlik eden yaklaşık 4 cm uzunluğunda, 1 cm derinliğinde parankimal laserasyon rapor ediliyor. Ek yaralanması olmayan hastanın bilinci açık, hemoglobin değeri 13 g/dL, kan basıncı 115/80 mmHg, nabzı 82/dakika ve solunum sayısı 15/dakika saptanıyor.

Elli yaşındaki erkek hasta, boyun ön bölgesinde ele gelen kitle nedeniyle başvuruyor. Muayenede tiroid lojunda yutkunmakla hareketli yumuşak düzgün kenarlı kitle saptanıyor. Özgeçmiş ve soygeçmişinde özellik olmayan hastanın boyun ultrasonografisinde; troid sağ lobunda 2 cm boyutlarında, homojen, düzgün kenarlı, periferik halosı olan nodül saptanıyor, diğer lob normal olarak değerlendiriliyor. Maligniteyi düşündürecek özellikle lenf nodu görülmüyor. İnce iğne aspirasyon biyopsisi “foliküler neoplazma” olarak raporlanıyor.

Makattan kanama şikâyetiyle acil servise gelen 68 yaşındaki erkek hastanın kolonoskopisinde kanama odağı tespit edilemiyor. Nazogastrik sondada normal mide içeriği görülüyor. Hastaya 4 ünite eritrosit süspansiyonu verilmesine rağmen hemoglobin değeri yükselmiyor. Hipotansiyonu ve taşikardisi olan hastanın öyküsünden 5 yıl önce abdominal anevrizma ameliyatı olduğu öğreniliyor.

Elli yaşındaki kadın hasta; epigastriumda ani başlayan, sırta ve tüm kadranlara yayılan karın ağrısı nedeni ile acil servise başvuruyor. Fizik muayenesinde karnın üst ve orta kadranlarında hassasiyet tespit ediliyor. Laboratuvar tetkiklerinde serum amilaz ve lipaz değerleri yüksek saptanıyor.

Otuz yıldır sigara içen 65 yaşındaki erkek hasta, rutin muayene için aile hekimine başvuruyor. Muayenede umbilikus hizasında yaklaşık 6 cm çapında pulsatil kitle ele geliyor.

Rinoplasti ameliyatı için %50 azot protoksit/oksijen içinde sevofluran anestezisi uygulanan 25 yaşındaki hastada, operasyonun 30. dakikasında taşikardi ve hipertansiyon saptanıyor.

Yirmi iki yaşındaki erkek hasta, üç aydır boynunda şişlik, burun tıkanıklığı, kulağında tıkanıklık hissi ve işitme kaybı nedeniyle başvuruyor. Fizik muayenede sağ boyun posterior üçgende yaklaşık 3 cm çapında, çevre dokuya fikse lenfadenopati otoskopide sağ tarafta seröz otitis media ile uyumlu orta kulak efüzyonu saptanıyor.

Yetmiş sekiz yaşındaki kadın hasta, sağ gözde ani görme azlığı ve sağ alın bölgesinde ağrı şikâyetleriyle başvuruyor. Oftalmolojik muayenesinde sağ gözünde sadece ışık hissi olduğu, ön segment yapılarının normal olduğu, arka segment muayenesinde ise sağ optik sinir başında tebeşirimsi solukluk ve ödem olduğu görülüyor. Sol gözde bir patoloji saptanmayan hastanın kan incelemesinde eritrosit sedimentasyon hızı 69 mm/saat olarak bulunuyor.

Yirmi sekiz yaşında, G3P2, erken dönem ultrasonografi verileri ve son âdet tarihine göre 41 hafta 4 güne ulaşmış gebenin hâlâ sancıları başlamamış olduğundan aile ile konuşularak doğum indüksiyonu kararı alınıyor. Ultrasonografik incelemede plasenta fundal yerleşimli ve fetus baş prezentasyonunda olarak izleniyor; tahmini fetal ağırlık 3.300 gram ölçülüyor. Pelvik muayenede, pelvis doğuma uygun, servikal açıklık 4 cm, serviks santralize, kıvamı yumuşak, silinme yok ve baş seviyesi -2 şeklinde değerlendiriliyor.

Doğum eyleminde izlenen bir gebenin vajinal muayenesinde; fetal başın sol oksiput transvers pozisyonda olduğu, sutura sagittalisin pubise yakın olup posterior pariyetal kemiğin pelvise prezente olduğu anlaşılıyor.

Otuz yaşında, daha önce bir vajinal doğum yapmış ve son âdet tarihine göre 35 hafta 2 günlük gebeliği olan kadın vajenden su gelmesi nedeniyle acil servise başvuruyor. Öyküsünde folik asit kullanımı dışında ek bir özelliği bulunmayıp genel durumu iyi ve vital bulguları normal değerlerde saptanıyor. Ultrasonografik incelemede amniyon sıvısı hafif azalmış ve fetus baş gelişi olarak izleniyor. Spekulum muayenesinde göllenme görülen ve nitrazin testinde bazik değerler tespit edilen hastaya, grup B streptokok profilaksisi için antibiyotik tedavisi başlanıyor ve antenatal kortikosteroid uygulanıyor.

Spontan vajinal yolla doğum sonrasında devam eden ateş şikâyetiyle başvuran hasta puerperal endometrit tanısı ile hastaneye yatırılıyor.

Pelvik inflamatuvar hastalığın etiyolojisinde;

I.  Escherichia coli

II. Neisseria gonorrhoeae

III. Mycoplasma genitalium

IV. Staphylococcus aureus

V. Chlamydia trachomatis

Rutin muayene için başvuran 32 yaşındaki kadının jinekolojik muayenesinde anormal bulguya rastlanmıyor. Servikal sitoloji sonucu, düşük dereceli skuamöz intraepitelyal lezyon (LSIL) olarak belirleniyor. Kolposkopik inceleme tatminkâr olarak değerlendirilip lezyonun ektoservikse sınırlı olduğu görülüyor. Endoservikal örneklemesi negatif olan hastadan kolposkopi eşliğinde alınan biyopsinin sonucu ise servikal intraepitelyal neoplazi 1 (CIN 1) olarak rapor ediliyor.